Oyun ve Arkadaş

  1. ÇOCUKLUK ÇAĞI OYUNLARI VE OYUNCAKLARI: ÖNEMİ, ÇEŞİTLİLİĞİ ETKİLERİ

Çocuğunuz neden arkadaşları ile oyuncaklarını paylaşmaz?

Silah, kılıç vb. oyuncaklar çocuğunuzun gelişimini olumsuz etkiler mi?

Ne tür oyuncaklar almalısınız?

Çocuğunuz karşı cinsiyetin oyunlarını/ oyuncaklarını oynarsa cinsel kimlik bozukluğu gelişir mi?

Çocuğunuza ne kadar oyuncak almalısınız?

Bebek ve çocukların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimleri için , yaşanılan kültürün özelliklerini ve kuralları öğrenmelerinde ve kendi içsel dünyalarını ifade edebilme becerisini kazanmalarında oyunun önemi belirgindir.

Çocuk oyun sırasındaki eylemlerinde içsel enerjisini, duygusal ve davranışsal enerjisini dışarı atarak deşarj olurken, bebeği ile oynayan bir kız çocuğu anne olmaya, cinsel rolüne hazırlanır. Kurallı oyun oynayan bir çocuk sınırları, beklemeyi, diğerinin hakkına saygı göstermeyi öğrenirken, aynı zamanda kardeşi rolündeki bebeğini bir daha geri gelmemesi için bir seyahate gönderecek kadar özgürleşebilir.

Çocuklar günlük yaşamlarını da oyunlarına taşıyarak duygusal çözümler bulup baş etme becerileri geliştirirler. Örneğin, bebeğine zorla yemek yedirerek, kendisine zorla yemek yediren annesini taklit eder; bu oyunlar “imgesel “oyunlar olup; tedavi edici nitelik taşırlar.

Çocukların gelişim süreçleri içerisinde üç farklı oyun dönemi söz konusudur. Bunlardan ilki, ilk 24 ay içerisinde gerçekleşen, taklit davranışlarından oluşan “alıştırmalı oyunlar“dır.

Bir diğeri 2-6 yaşları arasında gördüğümüz “sembolik oyunlar”dır. Bu oyunların en belirgin örneği “sanki varmış” gibi oyunlardır. Çocuğun bir sopayı at olarak sürmesi, bir kaç parça eşya ile evcilik oynamasıdır. Burada dil becerisi tam olarak gelişmemiş çocuğun duygu ve düşüncelerini simgesel oyunla anlatıyor olması ve öğrendiği beceri ve rolleri özümsemesi söz konusudur. Son oyun dönemi ise 6 yaş ile görülmeye başlanılan ve ilköğretimde tamamen kendisini gösteren “kurallı oyunlar”dır. İlk önce yetişkinlerin oyunlarını taklit ederek ilerleyen bu oyun döneminde diğer iki oyunun sıklığı azalır. Saklambaç, körebe, yakan top bu gruba örnek oyunlardandır.

Özellikle sembolik oyunlarda çocukların üslendikleri ya da karşı tarafa yükledikleri rollerde çocuğun duygu durumuna ilişkin bir çok bilgi edinilir. Çocuk sevdiği ya da hayran olduğu birisinin yerine geçebileceği gibi bu rolü kendisi için önemli olan bir eşya ya da oyuncağına da verebilir ve model aldığı kişiyi ortaya koyar. Kendisi için korku yaratan kişinin yerine geçerek kendisini güçlü hissedeceği bir alan oluşturup o korkutucu kişi ya da yaklaşımla başetmeye çalışır. Kendisinden çok şey beklenen çocuk; örneğin, yeni kardeşi olduğu içinolduğundan daha büyük davranması beklenen bir çocuk oyunlarında bebek ya da hasta rolünü seçer. Engellenen ve sürekli eleştirilen bir çocuk oyunlarında arkadaşlarına ya da oyuncaklarına daha saldırgan, zarar verivi rolleri, kahramanları tercih eder.

Oyunların yapısı çocukların ruh sağlıklarının değerlendirilmesinde yardımcı olmaktadır. İlgi, iletişim ve etkileşimde belirgin bozukluğun olduğu “otistik” çocuklar ile duygu, düşünce ve algıda bozulma ile kendisini gösteren çeşitli ruhsal bozukluğu olan çocukların oyunlarında yarışma ya da raslantı, doğaçlama neredeyse hiç yoktur. Bir diğer kişiyi gerektiren oyun süreci gereksizdir bu çocuklar için. Daha çok dışarıya kapalı, kendi başına özellikle yineleyici etkinlikler oyun olarak yer alır. Etkinlikler tek düzedir, değişiklik olmaz, ritmik hareketleri olan oyuncakları da çok tercih ederler. Zihinsel özürlü çocukların dünyalarında ise oyun yaşıtlarına kıyasla çok daha az, daha basit düzeyde ve daha somuttur. Değişken davranışları görülen aşırı hareketli ya da kaygılı çocuklar, oyun kurallarını kabullenmede ve sürdürmede zorluk çekerler. Davranış sorunları olan çocukların oyunlarının saldırgan nitelikli olması, oyunun içinde dürtüsel ve istedikleri gibi davranmalarıtipik özellikleridir. Ancak bu arada oyunun içindeki saldırganlığın ya da hareketliliğin cinsiyete göre de farklılık gösterceği atlanmaması gereken önemli bir noktadır. Erkek çocukların güreş, kavga ve yarışmaya daha yatkın olmaları nedeniyle oyunları kızların oyunlarından daha aktif ve çeşitlilik gösterir.

Psikolojik olarak değerlendirildiğinde, oyun alanı, çocuğun dışında olmakla beraber dış dünyaya ait değildir. Bu alan bir bebek için annesi ile paylaştığı ortak bir alanken, çocukluk çağında çocuğun özerkliğini sağlayan oyuncakları birer geçiş nesnesi olarak kullanabildiği, çocuğun kendisine özel yorumlayıp algıladığı, isimlendirdiği özelidir.Özellikle bu geçiş oyuncakları (peluş ayısı, yastığı vb.) ilk oyuncaklar olmalarının dışında çocuğun duygusal doyum sağlayarak, olumlu insan ilişkilerini oluşturmasını sağlayan nesnelerdir. Otistik ya da psikotik bir çocuğun bu geçiş nesnelerini neredeyse hiç kullanmamaları önemli bir göstergedir. Geçiş nesneleri/ oyuncaklar bu nedenle çok önemlidir. 5-6 lı yaşlara doğru çocuklar bu nesnelerden uzaklaşır, ancak onlar çocuk için anlamını tüm yaşamı boyunca taşıyacaktır.

Oyun ve oyuncaklar ailesel, kültürel ve sosyo-ekonomik boyutları öğreten, duygu ve düşünleri kavramasını sağlayan önemli araçlardır. Ayrıca oyuncaklar, çocuğun duyularını geliştiren, hayal kurma becerisini destekleyen , sosyal becerilerini güçlendiren önemli unsurlardır.

Oyuncak seçiminde kullanım oyuncakları ve amaç oyuncakları seçimi anne babaların önemsediği kadar büyük bir rol taşımaz. Elbette önemlidir ancak özellikle amaç oyuncaklarına anne ve babaların yüklediği anlam çocuk için geçerli değildir.

Çocuklar açısından bakıldığından daha önem taşıyan oyuncaklar şöyle gruplandırılabilir: Bunlardan ilki duygusal oyuncaklardır. Bunlar genellikle oyuncaklar içinde en çirkin olan oyuncak olup, çocuğun duygusal zorlukları ve korkularını yenmesi için seçtiğidir. Bu oyuncaklar genellikle yumuşak, yuvarlak hatlı ve çocuktan daha kısa olan oyuncaklardır. Çocuğa güven, dostluk ve kabullenilme -kabullenme duygusunu yaşatan oyuncaklardır. Bir diğeri, zevk nesnesi olan oyuncaklardır. Çocuğun o ana ilişkin oynadığı eğlendiği oyuncaklardır. Eğitsel ve kültürel kazanç sağlayan oyuncaklar bir diğer grubu oluşturur. Sosyal bütünleşmeyi sağlayan oyuncaklar ise çocuğun çevresiyle ilişkilerini düzenlemeyi öğrendikleri, grup oyunlarında kullanılan oyuncaklardır.

Oyunlar gibi oyuncaklar da çocukların ruhsal sağlıklarının değerlendirilmesinde önemli yer tutar. Otistik bir çocuğun ilgisini bir çok oyuncak çekmezken ya da bir an ilgi gösterirken; zamanının büyük bir bölümünü oyuncaklarla geçirmek isteyen, ancak sürekli oyun ve oyuncak değiştiren bir çocuğun da dikkat eksikliği yönünden değerlendirilmesi gereklidir. Sürekli karşı cinsiyetin oyun ve oyuncaklarını oynaması çocukta cinsel tercikle ilgili gözlem gerektirebilirken, yaşından küçük oyuncaklarla oynaması ise kardeş doğumunu kabullenememe gibi zorlayıcı bir yaşam olayı ile oluşan gerilemeyi düşündürebilir.

  1.       ARKADAŞ/AKRAN İLİŞKİLERİ: ÖNEMİ, SORUNLARI,YAKLAŞIM

Arkadaşlık ve akran ilişkileri  çocuğun ben merkezciliğinin azalmaya başladığı 3 yaş döneminde gelişmeye başlar. Çocuk 2 yaşında da arkadaşı ile oynar, ancak bu yanyana ya da aynı ortamda bağımsız oynamak şeklinde olur. 3 yaş ile beraber çocuk kendisini ifade edebileceği, kendisi gibi konuşan, düşünenen, davranan ve kendi boyutlarında olan başkalarına ihtiyaç duymaya başlar.

Arkadaş ilişkileri çocuğun sosyal ve duygusal gelişimi açısından kesinlikle evde karşılanamaz.Çocuğun evde olmasının daha uygun olacağını, daha sağlıklı bir ortam olacağını ve kötü arkadaşlardan korunacağını, okula başladığında arkadaş edinebileceğini düşünenen anne babaların yaklaşımları sağlıklı değildir. Değişik kişilerle arkadaşlık kurabilmek ruhsal olgunluğu gerektirdiğinden, hiç arkadaşı olmayan bir çocuğun duygusal problemler yaşayabileceği kesinlik taşır. Özellikle içe dönük çocuklarda buna benzer durumlar sıklıkla görülmektedir.

Ayrıca, anne ve babaları tarafından sık sık kısıtlanan ve aşırı korunan, kollanan çocuklar arkadaşlık kurmakta güçlük çekerler. İlişkilerinde pasif kalıp, hep başkalarının dediğini yapan, zaman zaman yeni arkadaşlar edinebilmek için arkadaşlarına hediyeler almak isteyen çocuklar lurlar. Bu tarzda davranana çocuklar genelde dışlanan   ya da yanlız kalan çocuklar oldukları için kendilerinden küçükler ile oynamayı tercih edebilirler. Bazen kendi dediklerini yaptırabildiği arkadaşına sıkı sıkı sarılırlar, ona bağımlılık geliştirebilirler. Ya da hiç kimseyle oynamayıp kendi başına olmayı tercih ederler.  Kimi çocuk ise saldırgan davranarak kendi istediklerini diğer arkadaşlarına yaptırmaya çalışır. Bu yüzden sürekli arkadaş değiştirmek zorunda kalır. Arkadaşları tarafından reddedildikçe daha çok hırçınlaşabilir.

Ailede yaşanan sıcak ilişkiler ve aile içindeki iletişim, çocuğun arkadaş çevresinden öğrenebileceği olumsuz davranışları engelleyecektir. Çocukların arkadaş ilişkilerinde yaşadığı problemleri ele alırken aile yapısını, aile içi iletişimi ve ilişkileri de incelemek gerekir. Anne ve baba çocuğu yeni arkadaşlar edinmesi, yaşanacak problemlerin üstesinden gelebilmesi, kendisine uygun arkadaşı seçebilmesi için cesaretlendirmelidir.

Çocukların arkadaşlarına verdikleri önem, anne ve babaların düşündüklerinden çok daha büyüktür. Çünkü gruba kabul edilmeyen çocuk mutsuzdur. Arkadaşları tarafından aranılıp beğenilmek onun için çok önemlidir. Anne babalar için anlaşılması zor olan bir diğer durum da, çocukların çok iyi oyun kurduğu arkadaşı ile birden kavga etmeye başlamaları, birbirlerine zarar vermeleri ve kısa bir süre sonra hiç bir şey olmamaış gibi devam edebilmeleridir. Onlar arkadaşlardır, birbirlerine kötü davranma hakları da vardır şeklindeki algıları, toplumsal kurallar ileben-merkezcilikleri arasında gidip gelmeleri bu noktada önemli rol oynar.

Arkadaşlık çocuğa sorumluluk, işbirliği, kendine güven kazandırır. Çocuk başkalarına bakarak kendini tanır. Beğenip beğenmediği yönlerini daha iyi ortaya çıkarıp değerlendirebilir.

Eğer çocuğunuz;

  • Okula gitmek istemiyorsa
  • Sürekli yalnızsa
  • Kendinden küçükler ya da büyükler ile fazla vakit harcıyorsa
  • Herkesin kendisiyle alay ettiğini söylüyorsa
  • Oyuncaklarını ve değerli eşyalarını arkadaş edinmek için başkalarına veriyorsa
  • Sürekli yapılan şakalardan şikayet ediyorsa
  • Birdenbire arkadaşlık ilişkilerini gözle görülür şekilde kopardıysa çocuğunuzun yardıma ihtiyacı var demektir.
Kardeş Kıskançlığı<< >>Çocuğum Okula Ne Zaman Başlamalı?